29 Mart 2013 Cuma
22 Mart 2013 Cuma
BEYMEN KiTON MONT
Gerçi bakkala giderken giydigim monta benziyor
ama medium'u tükendigi icin alamadıgım mont...
Medium' unun olmamasından dolayı alamadıgım bu montun
bu kadar ucuz olması beni biraz işgillendirdi acıkcası.
Neden bu kadar ucuz bu montun fiyatı ?
Vardır bu işte bir bit yeniği !
Ama kargo ücretsiz diyor belki L bedenını alabılırım...
...
Üstteki yazıyı Eksi Sözlükteki yorumları bir araya getirip yazdım.
Ne montmuş ama !
17 Mart 2013 Pazar
KIERKEGAARD
Günlüklerin en eskileri 1831-1832 yıllarına, Kierkegaard’ın üniversite
öğrencisi olarak ilk yıllarına ilişkin olup, daha çok notlar, kopyalar
ve çevirilerden oluşmaktadır. Bu kitapta seçilen kayıtlar 1834 yılından,
Kierkegaard’ın üniversite öğreniminin dördüncü yılından başlıyor.
Yayınevi : Anka Yayınları
Yazarı : Kierkegaard
İlk
kayıtlar annesinin 31 Temmuz’da ölmesinden hemen öncesine ait. Bu
kayıtlarda bu olayın arkaplanına, Kierkegaard’ın kendisinin ve ailesinin
yaşamının geçtiği ortama ilişkin bazı izleri görmek mümkündür. Okuyucu
bu olaya ilişkin hiçbir kayıt göremeyecektir. Ancak dört yıl sonra
babası öldüğünde Kierkegaard, bu olayı yalnızca kaydetmekle kalmamış,
ayrıca dikkatle not etmiş ve anlatmıştır. Kierkegaard’ın günlüklerinin
işlevi ve yapısını değerlendirirken bu hususu hatırlamak önemlidir.
Elbette
Kierkegaard’ın annesinin ölümüne ilişkin herhangi bir günlük sayfasının
veya mektubun bulunmaması, hiç yazılmadığı anlamına gelmez. Bu
kayıtlardan hiç birinin muhâfaza edilmemesi hem bilinçli olarak bir
günlük yazarken hem de ayrı ayrı kâğıtlardaki notlarını korurken
Kierkegaard’ın kasıtlı olarak yaşamına şekil veren olaylara ve
ilişkilere odaklandığını; annesinin ölümünün ise bu olaylar arasında yer
almadığını göstermektedir. “Gizli not”a ilişkin olarak yapılacak rutin
bir araştırma, bu notun Kierkegaard’ın annesinin ölümüyle ilişkili
olduğunu da gösterebilir.
Kierkegaard’ın eğitmeni Hans Lassen
Martensen’e göre, Søren annesinin ölümünden çok etkilenmişti. Gerçekten
de Martensen’in annesi bir ölüme bu kadar çok üzülen başka bir kimse
görmediğini söylemiştir.10 Ama bunun gerçek açıklama olması olasılık
dışıdır. Kierkegaard için annesinin ölümü, içinde yaşam destek sistemini
sağlayan ailenin nihayet çöktüğü uzun bir yıpranma sürecinin son
aşamasıdır.
İşte onun yaşamını, içinde sürdürmek
zorunda olduğu kaçınılmaz gerçek; Kierkegaard’ın kendisi tarafından daha
genel bağlantılarıyla kullanıldığı şekliyle yaşamın “gerçeği” buydu.
Yayınevi : Anka Yayınları
Yazarı : Kierkegaard
YANSIMALAR
gördüklerim gercek degildi
bir düştü aslında
puslu bir havada
senin yansıttıklarındı
yansımalar icinde seni görüyorum
sisler ve dumanlar arasında
gecmişin ve gelecegin arasına sıkısmıs hayallerin var
belki de hic hatırlamak istemedigin
ve bir gün aniden yüzüne carpan hayallerin
aslında bundan sonra ne yasayacagında önemli degil
yasadıkların yeter belki de bu hayatı tanımaya
...
1992 İSTANBUL
OSCAR WILDE
Bir Nergis cicegi ölmüs. Cayırdaki cicekler, ırmaktan bir kac damla su istemisler, ona gözyası dökmek icin.
" Bendeki tüm su damlaları gözyası olsa, nergis icin dökecegim yaslara yetmez. Onu cok severdim " demis ırmak. " Nergis'i kim sevmez ki ? o kadar güzeldi ki... " diye yanıt vermis cayırdaki cicekler.
" Gercekten güzel miydi ? " diye sorunca ırmak, " senden daha iyi kim bilebilir bunu ? kıyında egilip suyunda kendi güzelligine bakardi her gün " demisler.
Irmagin yanıtı söyle olmus : " onu sevmemim nedeni, bana egilip baktıgında, suyumun yansımasını görmemdi gözlerinde... "
...
Oscar Wilde ( 1891 de Andre Gide ' e - gözlerinizle dinliyorsunuz siz ve bu nedenle bu öyküyü anlatmak istiyorum - demesinin ardından anlattıgı öykü )
" Bendeki tüm su damlaları gözyası olsa, nergis icin dökecegim yaslara yetmez. Onu cok severdim " demis ırmak. " Nergis'i kim sevmez ki ? o kadar güzeldi ki... " diye yanıt vermis cayırdaki cicekler.
" Gercekten güzel miydi ? " diye sorunca ırmak, " senden daha iyi kim bilebilir bunu ? kıyında egilip suyunda kendi güzelligine bakardi her gün " demisler.
Irmagin yanıtı söyle olmus : " onu sevmemim nedeni, bana egilip baktıgında, suyumun yansımasını görmemdi gözlerinde... "
...
Oscar Wilde ( 1891 de Andre Gide ' e - gözlerinizle dinliyorsunuz siz ve bu nedenle bu öyküyü anlatmak istiyorum - demesinin ardından anlattıgı öykü )
12 Mart 2013 Salı
TAVUSKUŞU
Zeus her zamanki gibi gene güzeller peşinde koşuyordu. Bir gün İnakhos'un mavi gözlü güzeller güzeli kızı İo'yu gördü ve ona aşık oldu. Onunla buluşabilmek için gizlice Olympos'tan aşağıya iniyordu.
Bir gün İo'nun yanında her zamankinde fazla oyalanınca Hera durumu farkederek kıskaçlık ateşiyle yanarak hızla dünyaya indi. Karısının Olympos'tan ayrıldığı haberini alınca Zeus, sevgilisini karısı Hera'nın öfkesinden koruyabilmek için beyaz birineğe çevirdi. Hera bu nadir bulunan beyaz ve sevimli ineği görünce hayran kaldı ve onu beraberinde Olympos'a götürmek istedi. Karısının şühelenmesinden korkan Zeus buna karşı çıkamadı, böylece Hera ineği yanına aldı.
Fakat hala bir takım şüpheleri vardı, bu yüzden ineği gözlemesi için yüz tane gözü olan sığırtmaç Argos'u başına nöbetçi koydu. Argos öyle bir nöbetçiydi ki hiç uyumazdı, başının çevresini saran gözleri her yeri rahatça görebiliyordu. Bu yüzden zeus bir türlü sevgilisinin yanına gidemiyordu. Gittiği taktirde Argos onu görecek ve Hera'ya haber verecekti. Ama Zeus sevgilisinin çektiklerine artık dayanamaz olmuştu.
Zeus son çare oğlu Hermes'ten yardım istedi. Hermes yüz gözlü Argos'u uyutabilmek için gecenin oğlu olan uyku tanrısı Hypnos'tan uyku ilacı aldı. Ve bir gece rüzgar gibi İo ile Argos'un bulunduğu yere girdi. Argos daha ne olduğunu anlayamadan rüzgarla birlikte gelen sihirli ilaçla uykuya daldı.
İo kurtulmuştu fakat kıskanç Hera onun peşini bırakmadı, büyük bir sığır sineği göndererek hayvanı göğsünden ısırttı. Hayvan can acısıyla koşmaya başlamıştı. Hiç durmadan koşuyor koşuyordu. Dağları denizleri aştı buna rağmen koşmaya devam etti. Zeus onu Nil nehrinin kıyılarında yakalıyarak göğsüne yapışan sineği çekip aldı ve onu eski, mavi gözlü güzeller güzeli İo haline geri getirdi.
Argos'a gelince Hera onu cezalandırmak için gözlerini alıp onlarla tavus kuşunun kuyruğunu süsledi.
Adanet
Bir gün İo'nun yanında her zamankinde fazla oyalanınca Hera durumu farkederek kıskaçlık ateşiyle yanarak hızla dünyaya indi. Karısının Olympos'tan ayrıldığı haberini alınca Zeus, sevgilisini karısı Hera'nın öfkesinden koruyabilmek için beyaz birineğe çevirdi. Hera bu nadir bulunan beyaz ve sevimli ineği görünce hayran kaldı ve onu beraberinde Olympos'a götürmek istedi. Karısının şühelenmesinden korkan Zeus buna karşı çıkamadı, böylece Hera ineği yanına aldı.
Fakat hala bir takım şüpheleri vardı, bu yüzden ineği gözlemesi için yüz tane gözü olan sığırtmaç Argos'u başına nöbetçi koydu. Argos öyle bir nöbetçiydi ki hiç uyumazdı, başının çevresini saran gözleri her yeri rahatça görebiliyordu. Bu yüzden zeus bir türlü sevgilisinin yanına gidemiyordu. Gittiği taktirde Argos onu görecek ve Hera'ya haber verecekti. Ama Zeus sevgilisinin çektiklerine artık dayanamaz olmuştu.
Zeus son çare oğlu Hermes'ten yardım istedi. Hermes yüz gözlü Argos'u uyutabilmek için gecenin oğlu olan uyku tanrısı Hypnos'tan uyku ilacı aldı. Ve bir gece rüzgar gibi İo ile Argos'un bulunduğu yere girdi. Argos daha ne olduğunu anlayamadan rüzgarla birlikte gelen sihirli ilaçla uykuya daldı.
İo kurtulmuştu fakat kıskanç Hera onun peşini bırakmadı, büyük bir sığır sineği göndererek hayvanı göğsünden ısırttı. Hayvan can acısıyla koşmaya başlamıştı. Hiç durmadan koşuyor koşuyordu. Dağları denizleri aştı buna rağmen koşmaya devam etti. Zeus onu Nil nehrinin kıyılarında yakalıyarak göğsüne yapışan sineği çekip aldı ve onu eski, mavi gözlü güzeller güzeli İo haline geri getirdi.
Argos'a gelince Hera onu cezalandırmak için gözlerini alıp onlarla tavus kuşunun kuyruğunu süsledi.
Adanet
EGE DENİZİ
Atina’da düzenlenen Panathenaia bayramında, Giritli
atlet Androgues öldürülür. Bu olay üzerine Girit kralı, diyet olarak Atina’dan
her yıl kurban edilmek üzere, yedi kız ve yedi erkeğin gönderilmesini ister.
Çok ağır olan bu şart üzerine Atina Kralı Aegeus, oğlu Theseus’dan Girit kralını öldürmesini ister ve onu bir gemi ile Girit’e gönderir. Eğer kralı öldürmeyi başarırsa, dönüşünde gemiye beyaz yelken çekmesini ve böylece uzaktan müjde vermesini ister. Eğer öldürememişse yelkenlerin siyah olarak donatılmasını tembih eder.
Theseus, Girit’e gider ve giriştiği savaşta galip gelerek kralı öldürür. Atina’ya dönmek üzere denize açılır. Bu sırada zafer sarhoşluğundan babasının öğüdünü unutur ve siyah yelken çeker. Kıyıda oğlunu bekleyen Aegeus siyah yelkeni görünce oğlunun mağlup olduğunu zanneder ve üzüntüsünden denize atlayarak intihar eder.
Aegeus’un intihar ettiği yer Atina Körfezi’dir. Bu nedenle bu körfez ve çevresi “Aegeus Pontos” “Ege Denizi” olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
Çok ağır olan bu şart üzerine Atina Kralı Aegeus, oğlu Theseus’dan Girit kralını öldürmesini ister ve onu bir gemi ile Girit’e gönderir. Eğer kralı öldürmeyi başarırsa, dönüşünde gemiye beyaz yelken çekmesini ve böylece uzaktan müjde vermesini ister. Eğer öldürememişse yelkenlerin siyah olarak donatılmasını tembih eder.
Theseus, Girit’e gider ve giriştiği savaşta galip gelerek kralı öldürür. Atina’ya dönmek üzere denize açılır. Bu sırada zafer sarhoşluğundan babasının öğüdünü unutur ve siyah yelken çeker. Kıyıda oğlunu bekleyen Aegeus siyah yelkeni görünce oğlunun mağlup olduğunu zanneder ve üzüntüsünden denize atlayarak intihar eder.
Aegeus’un intihar ettiği yer Atina Körfezi’dir. Bu nedenle bu körfez ve çevresi “Aegeus Pontos” “Ege Denizi” olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
10 Mart 2013 Pazar
NAZAN ÖNCEL
ben akşamları sevmem. akşamlar sorun yaratır.
ben konuşmayı da sevmem, gidişler hep o gidiştir.
senin geçtiğin yollardan yalnızlık çıkagelir.
ve böyle akşamlarda, içim biraz daha erir.
...
" bırak seveyim, rahat edeyim "
durup duruken insanın nesesini alıp, sisli dagların ardındaki ülkeye götüren bir Nazan Öncel sarkısı...
Her gün dinlenesidir.
Lakin arada hüzünde gereklidir, gözyaşı da...
Arka fonda burusturulan kagıt sesinin ve burun cekme sesinin, kendi dogallıgına tavan yaptırdıgı icli sarkı...
Seni sevmek icin bahanem olmasa bile
sadece bu sarkı icin sevebilirim seni...
Savruk, depresif halin,
bugulu sesin, hoyratlıgın,
özgürlügün ve rahatlıgın icin
sevebilirim seni...
Bir sarkı tut senin olsun
bir sarkı tut benim olsun
Hadi bir albüm yap GÖC gibi olsun
bekliyorum
iflah olmaz hayranın
ben konuşmayı da sevmem, gidişler hep o gidiştir.
senin geçtiğin yollardan yalnızlık çıkagelir.
ve böyle akşamlarda, içim biraz daha erir.
...
" bırak seveyim, rahat edeyim "
durup duruken insanın nesesini alıp, sisli dagların ardındaki ülkeye götüren bir Nazan Öncel sarkısı...
Her gün dinlenesidir.
Lakin arada hüzünde gereklidir, gözyaşı da...
Arka fonda burusturulan kagıt sesinin ve burun cekme sesinin, kendi dogallıgına tavan yaptırdıgı icli sarkı...
Seni sevmek icin bahanem olmasa bile
sadece bu sarkı icin sevebilirim seni...
Savruk, depresif halin,
bugulu sesin, hoyratlıgın,
özgürlügün ve rahatlıgın icin
sevebilirim seni...
Bir sarkı tut senin olsun
bir sarkı tut benim olsun
Hadi bir albüm yap GÖC gibi olsun
bekliyorum
iflah olmaz hayranın
TEMMUZ 2008
RENKLER
Sapsarı bir güneşe bakıyorsun
Yemyeşil bir orman görüyorsun
Kıpkırmızı bir elmada
Simsiyah bir zeytin tadıyorsun
Masmavi bir gökyüzünde
Bembeyaz bir bulut seciyorsun
...
Sacmalıyorsun oğlum sacmalıyorsun !
Eylül 2008
Yemyeşil bir orman görüyorsun
Kıpkırmızı bir elmada
Simsiyah bir zeytin tadıyorsun
Masmavi bir gökyüzünde
Bembeyaz bir bulut seciyorsun
...
Sacmalıyorsun oğlum sacmalıyorsun !
Eylül 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)