25 Ağustos 2011 Perşembe

STEVE JOBS


Amerikan elektronik devi Apple'ın kurucusu Steve Jobs, CEO'luk görevinden ayrıldı.   24/08/2011



Efsane CEO dan gecmisten gelen bir hikaye ; 

Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl kovulabilirsiniz? Şöyle: Apple büyük bir şirket haline geldiği için biz de şirketi benimle birlikte yönetebilicek, yetenekli olduğuna inandığım birini işe aldık ve ilk sene işler iyi gitti. Fakat daha sonra, geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve bir noktada koptu. Bu noktada yönetim kurulumuz onun tarafında yer aldı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hem de herkesin gözü önünde. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yokolmuştu, bu büyük bir yıkımdı.

Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Bir önceki girişimci nesli yüz üstü bırakmış, rütbe tam bana teslim edilirken onu elimden düşürmüş gibi hissetmiştim. Dave Packard ve Bob Noyce’dan bu başarısızlığım için özür diledim. Fazla göz önünde olan bir başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat içimde bir şeyler uyanmaya başladı, yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim. Apple’da olanlar bunu en ufak şekilde değiştirememişti. Dışlanmıştım ama hala aşıktım. Ve yeniden başlamaya karar verdim.

O zaman farkına varmamıştım ama Apple’dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu. Başarılı olmanın ağırlığı yeniden başlamanın hafifliğiyle yer değiştirmişti, hiçbir şey hakkında eskisi kadar emin değildim. Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim.
Sonraki beş sene NeXT adında bir şirket kurdum, Pixar adında başka bir şirket, ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık olmuştum. Pixar’da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story‘yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple NeXT’i satın aldı, ben Apple’a döndüm ve Apple’ın yenilenmesinin kalbinde NeXT’te geliştirdiğimiz teknoloji yatıyor. Ve Laurence ile harika bir aile kurduk.

Apple’dan kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı çok kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı.

Bazen hayat kafanıza bir tuğlayla vurur. Sakın inancınızı kaybetmeyin.

Devam etmeme sebep olan şeyin yaptığım işe olan aşkım olduğuna ikna olmuş durumdayım. Neyi sevdiğinizi bulmanız gerek. Ve bu aşklarınız için geçerli olduğu gibi işiniz için de geçerlidir. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin.

Durulmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin. Yılmayın.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

TARAFSIZ TTF

Su play off hadisesini biliyorsunuz degil mi ? Sizce sadece futbol olarak kücük ülkelerin uyguladıgı bu sistemin ülkemize enjekte edilmesi neden acaba ?

Fenerbahce ve Besiktas ın muhtemelen eksi puan ile baslayacagı yeni sezonda bu iki takımı sampiyonluk potasında tutmak icin böyle bir sistem uygulamaya konmustur. Aynı zaman da yayıncı kurulusu da zarara sokmamak icin bu iş gerceklesecektir. Muhtemel bir eksi baslama olayında sampiyonluk cok zorlasacaktır. Ama play off olursa ucundan basından zor bela play off a kalmayı basaracaklardır.

Türkiye futbol federasyonu küme düsürme olayına girmeyecektir. Cünkü baskanı sayesinde Fenerbahce'yi ve bu sisteme - Play Off - destek veren Demirören sayesinde Besiktas korunmaktadır.

Bir de acıklamalara dikkat edin ; bu sene deneme olmazsa seneye kaldırırız diyorlar. Hadi canım sende biz de yedik !

Yap hazırlıgını adam gibi seneye basla. Ama yok bu sene olmalı.  Çünkü bu sene bu iki takımı kurtaracaklar...





Bu yazdıklarımı bana yedirmeleri dilegiyle. 

KADIN OLMAK

" Kadın olmak masallarda bile zor iş. Ya yedi tane minicik adamla yasarsın ya kurbaga öpersin. Ya en sevdigin meyveden zehirlenirsin ya kuleye kapatılırsın. Ya saclarını elin adamı tırmansın diye uzatırsın ya gece 12 de külkedisine dönersin elbiselerin yırtılır. Ve en kötüsü bazen seni sadece ayak numarasından tanıyan bir salaga asık olursun. "

Sahi kadın olmak zor iş mi ?


Ali Saydam ın 24/08/2011 tarihli köse yazısından alıntıdır. 







MEY ZiYADE

( Halil Cibran'a yazılmıs bir mektup  )

- Sana karşı taşmalarım - ne demek bu ? Bütün bunlarla ne demek istediğimi gerçekten bilmiyorum. Ama senin sevdiğim olduğunu ve sevgiye saygı duyduğumu biliyorum. Şunu tamamen bilerek söylüyorum ki, aşk en azından büyüktür. Aşkın eşlik ettiği yoksulluk ve sıkıntılar sevgisiz zenginlikten çok daha iyidir.

Bu düşünceleri sana itiraf etmeye nasıl cesaret edebiliyorum ? Böyle yaparak onları yitiriyorum... yine de bunu yapmaya cesaret ediyorum. Tanrı'ya şükürler olsun ki bunları söylemeyip yazıyorum, çünkü şu anda burada olsan, hemen geri çekilip uzunca bir süre senden kaçarım ve söylediklerimi unutuncaya kadar da beni görmene izin vermem. ...

Güneş ufukta kayboldu, harika şekilli güzel bulutların arasından parlak tek bir yıldız belirdi, Venüs, Aşk Tanrıçası. Bu yıldızda bizim gibi aşk ve arzuyla dolu insanlar mı oturur acaba ? Acaba Venüs de benim gibimi ve kendi Cibran'ı mı var -kendi uzakta ama aslında çok yakında olan güzel varlık-

ve acaba o da şu anda, ufukta titreyen alacakaranlıkta, alacakaranlığı karanlığın izleyeceğini ve karanlığı ışığın izleyeceğini ve günü gecenin izleyeceğini ve geceyi günün izleyeceğini ve sevdiğini görmeden önce bunun defalarca tekrarlanacağını bilerek ona mektup mu yazıyor?

Ve böylece alacakaranlığın ve gecenin bütün yanlızlığı hiç sezdirmeden ona yanaşıyor. O zaman o anda elindeki kalemi alacak ve karanlıktan, bir adın kalkanına sığınacak: Cibran

Mey Ziyade

13 Ağustos 2011 Cumartesi

CAN YüCEL 12 Ağustos 1999

hayatta ben en çok babamı sevdim.
karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
çarpı bacaklarıyla- ha düştü, ha düşecek...
nasıl koşarsa ardından bir devin,
o çapkın babamı ben öyle sevdim.

bilmezdi ki oturduğumuz semti,
geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!..
çağın en güzel gözlü maarif müfettişi,
atlastan bakardım nereye gitti,
öyle öyle ezber ettim gurbeti.

sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar istanbul'a.
bir helallaşmak ister elbet, diğ'mi, oğluyla!
tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

en son teştifine çıkana değin
koştururken ardından o uçmaktaki devin.
daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için
açıldı nefesim, fikrim, canevim.
hayatta ben en çok babamı sevdim.

12 Ağustos 2011 Cuma

WiLLiAM BLAKE 12 Agustos 1827

asla uğraşma aşkını anlatmaya,
aşk varolur yalnızca dile gelmeden;
nasıl hareket ederse soylu rüzgar
sessizce, görünmeden.

anlattım aşkımı, anlattım aşkımı,
anlattım ona tüm yüreğimdekileri;
titreyerek dehşetli korkularla, buz gibi,
ah! yanımdan ayrıldı.

uzaklaştıktan az sonra benden,
bir gezgin onu elde etti,
sessizce, görünmeden:
ah, bu inkar edilmezdi.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

KONUŞ BENiMLE

Bir gün, bir adam ellerini açıp yalvardı:
"Allahım! Konuş benimle !"

Tam o sırada bir çayırkuşu adamın bahçesinde en son şarkısını söylüyordu. Ama adam çayır kuşuna hiç kulak vermedi ve yakarmaya devam etti:
"Allahım! Benimle konuş!"

Az sonra hava aniden kapandı, gökgürültüsü ve şimşekle birlikte kuvvetli bir yağmur başladı. Fakat adam bunlara hiç aldırış etmedi, yakarmaya devam etti:
"Allahım! Seni görmeme izin ver !"

O böyle yalvarırken, sağanak yağmur sona ermiş ve güneş bütün ihtişamıyla ışıklarını adamın evine kadar taşımaya başlamıştı. Fakat adam bu manzaraya aldırış bile etmedi. Her gün gördüğü birşey değilmiydi bu ?
Yalvarmaya devam etti adam:
"Bana bir mucize göster Allahım !"

Böyle yalvarırken, yakınlardaki evlerden birinden yeni doğmuş bir bebeğin ağlayışları geliyordu kulağına
ama o bunu da farketmedi. Üzüntüsünden ağladı, ağladı...
" Cevap ver bana Allahım ! Burada olduğunu bilmemi sağla !"

Tam o an, bir kelebek gelip adamın koluna konmuştu. Ama görmemekte, duymamakta ve bilmemekte ısrar eden adam öbür eliyle kelebeği iteleyip kovdu. Sonra da:
"Allahım !" Neden, neden bana bir cevap vermiyorsun ? "

diye ağlayıp, yakınmaya devam etti...

Ravindre K.