24 Eylül 2011 Cumartesi

OSCAR WILDE ' ın Mutlu Prens öykülerinden

Yoksul öğrenci profesörün kızına gönlünü kaptırdığından beri tek istediği onunla baloya gitmek olmuş.. kız davetini kırmızı bir gül karşılığında kabul ettiğinde dünyalar onun olmuş ancak sevinci yerini kırmızı bir gülü elde etmenin çaresizliği ile yer değiştirmiş..

öğrenci odasının penceresinde çaresiz sesiyle konuşurken onu duyan bülbül bu sesi tanımıştır.. gerçek aşkın sesi karşısında tüm bedellerin ödenmesi gerektiğine inanan bülbül; küçücük bedeniyle öğrencinin penceresinde şakımaya başlayarak bu umutsuzluğa çare bulacağına dair sözünü vermiş..

bahçedeki tüm güllerin arasında en tatlı sesini kullanarak dolaşan bülbül; kırmızı bir gül için herşeyini feda etmeye hazır olduğuna inandırmış onları.. bu inançlı sese karşılık veren gül bülbülün ölüm fermanını çıkardığını bildiği sesiyle ; bütün gece en güzel aşk şarkılarını dikenlerinden biri göğsüne batmış şekilde söylemeyi başarabilirse sabaha kan kırmızı bir gülün öğrencinin elinde olacağını söylemiş ona..

bülbül aşkı üstün tuttuğu bedenine bunu yapmayı kabullenmiş.. ay ışığında tüm gece en güzel aşk şarkılarını söylemiş.. kalbinin en derinlerinden gelen bu şarkılarla gittikçe kanı çekilmiş bedeninden..

sabah uyandığında öğrenci; pencerede güzel kıza götürebileceği kan kırmızı bir gül bulmuş.. heyecanla koşmuş profesörün evine.. kapıyı açan güzel kıza elleri titreye titreye gülü uzatmış... ve eklemiş; "sana bir kırmızı gül getirebilirsem benimle baloya gelebileceğini söylemiştin" , diye.. "evet" , demiş kız "öyle demiştim" , bilmiş bilmiş.. "ancak şimdi baloya başkasıyla gitmem için kıymetli bir hediye aldım.. herkes bilir ki mücevherler güllerden daha değerlidir"..

öğrenci elindeki gülü fırlatmış sokağın ortasına.. evine doğru atmış adımlarını koşma hızında.. ve aklında "aşk ne saçma şeymiş"

aynı zamanlarda sokaktan geçen at arabası çiğneyip geçmiş gülü.. sokağa ılık bir kan yayılmış....

Hiç yorum yok: