12 Kasım 2012 Pazartesi

ARA GÜLER

Hayat küçük insanların hayatıdır. 
İngiltere kraliçesinin hayat hikâyesi bir boka yaramaz.

Ara Güler

MTV 2012

En İyi Kadın Şarkıcı: Taylor Swift
En İyi Erkek Şarkıcı: Justin Bieber
En İyi Yeni Sanatçı: One Direction
En İyi Şarkı: Call Me Maybe, Carly Rae Jepson
En İyi Dünya Sahnesi Performansı: Justin Bieber
En İyi Video Klip: Gangnam Style, PSY
En İyi Rock Müzik Sanatçısı: Linkin Park
En İyi Pop Müzik Sanatçısı: Justin Bieber
En İyi Alternatif Müzik Sanatçısı: Lana Del Rey
En İyi Hip Hop Müzik Sanatçısı: Nicki Minaj
En İyi Canlı Performans: Taylor Swift
En Çok Hayrana Sahip Sanatçı: One Direction
En İyi Tarz: Taylor Swift
Küresel İkon: Whitney Houston

**********

2012 deki ödül dagılım boyle olmus MTV ' de... Daha önce Taylor'un " Speak Now " adlı yayınlamıstım burada.

Bu Bieber ' de millet ne buluyor anlayamıyorum.

9 Kasım 2012 Cuma

BURAK YILMAZ " by17 "

Gecenlerde TRT-3 de Dünya kupası maclarını izliyordum. Hani su gecmiste Şenol Güneş ile basarılı oldugumuz kupa maclarını. Neredeyse her golden sonra ayaga fırlayan cocuklar gibi sevinen Şenol hocayı izledim. İcim bir buruk oldu acıkcası Trabzon'lu ve Karadeniz'li olmamama ragmen. 

Burak Yılmaz yani medyanın simdi ona yeni buldugu isimle by17 nin son dönemlerdeki yükselişini hepimiz izliyoruz. Sonra düsünüyorum da; Aga diyorum bu Trabzonspor gecmiste harbi iyi bir takım yapmıs. Selcuk İnan, Umut Bulut, Burak Yılmaz ve digerleri. Yabancıları da az cok hatırlarsınız. Jaja, Teofilo falan...Bunların cogu iyi oyunculardı.Ki halen basarılılar... 

Sanırım şehrin gelişmesi ve kültürüyle alakalı bir olay bu basarısızlık.  Karadeniz insanındaki sabırsızlık ve şehrin İstanbul ve diger hareketli sehırlere nazaran daha statik olması. Dolayısıyla iyi bir futbolcunun orada bir süre kalıp sonra Trabzon'dan ayrılması. Trabzon kenti daha cok büyürse ve daha cok gelişirse kulüpte basarılı olur kanaatindeyim...

30 Ekim 2012 Salı

SABAH GAZETESi

" Ankarada ki kutlamalar sert basladı olaysız bitti " 
Gazetenin ilk sayfasındaki haber tek satırla fotografsız olarak verilmiş bugün... 

Biliyoruz tarafsız degilsiniz , tarafsınız. Yazdıklarınızla memnun edeceksiniz. Bazı seyleri görmeyeceksiniz. Kızdırmayacaksınız. 

Herseyi anladık ama az objektif olun be arkadasım ! En azından olmaya calısın !!!

20 Ekim 2012 Cumartesi

KALP HESAP SORAR

Nereye saklarsın yıkılmıs bır askı ? Nasıl gizlersin yüregini ?
...

Bir gün gözlerin kapandıgında, geride yıkık dökük hatıraların ic gecirdigi sancılı bir kalbin kalacak. Ve bu kalbin icinde yüklenmis oldugu tutku ve gözyası ömrün nihayetine ermiş olsa dahi  İsrafil'i bekleyecek senden hesap sormak icin.

Bastırılmıs bir kalbin haykırısı, isyanı İsrafil'den daha gür olabilir mi ?  

Eger öyle ise vay haline !


6 Eylül 2012 Perşembe

BU NASIL AÇIKLAMA

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise olayın kesinlikle bir sabotaj veya terör saldırısı olmadığının altını çizerken patlamanın kaza nedeniyle gerçekleştiğini vurguladı.

Eroğlu acı olay sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, “Tamamen bir kaza neticesi, muhtemelen bir el bombasının yere düşmesi neticesinde bir patlama. Burası bir cephanelik, zaman zaman olabiliyor böyle kazalar” dedi.
...

Zaman zaman böyle olabılıyor ne demek ! Nasıl bir acıklama bu böyle ? 25 kişi hayatını kaybetmiş senin yaptığın açıklamaya bak !!! 

23 Ağustos 2012 Perşembe

DIFFERENT


Birbirimize bir kirpi toplulugu kadar yakın olamadık bir türlü !
...

Sen siyahsın ben beyaz
Sen sağsın ben sol
Sen alevisin ben sünni
Sen Kürtsün ben Türk
Sen x sin ben y
Sen herşeysin ben hiçbirşey
...

Ne kadar da farklı yanlarımız varmıs hey Allah'ım ! 
Kavuşamıyoruz birbirimize bir türlü, ey insanlık !

VATANDAŞLIK MADDESİ

Allah aşkına Ertugrul Özkök bu nereden çıktı şimdi ?
Bu tarz yazıları farklı bir kimlikle farklı bir köşede halletsen iyi olur. Mesela Kelebek de yayınlanabilir bu tarz bir yazı... Selda Bağcan'ı  bu tür bir işe nasıl karıştırırsın ki !

Bırak herkes kendi işini yapsın.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.



9 Ağustos 2012 Perşembe

BU İŞTE BİR TERSLİK VAR GİBİ

Myammar a yardım götürülüyor yüksek mevkiilerdeki kisiler tarafından. Ne güzel, dünyanın her yerine ulasıp bir sekilde yardım edebiliyoruz darda kalanlara zorda kalanlara. Buna itirazımız yok elbette.

Lakin, ne icin yapıldıgı belli olmayan ve senelerce süren hemde sınırlarımızın icinde devam eden bir savasta yaralanan onbasımızı otobüsle yaralı bir halde gönderme terbiyesizligini yapıyorsak...İşte tam burada Myammar a gösterilen hassasiyeti beklerdik...


Evet terbiyesizlik bu baska birsey değil...

Bu işte bir terslik var gibi !

8 Ağustos 2012 Çarşamba

CİBRAN'DAN...

Buyrun Halil Cibran okuyalım beraber ;

Bin yıl önce Lübnan' ın yamaçlarından birinde iki filozof karşılaştı ve biri öbürüne dedi, ''Nereye gidiyorsun ? '' Ve öbürü yanıtladı. '' Bu tepelerin ardında bulunduğunu bildiğim sonsuz gençlik çeşmesini arıyorum. Çeşmenin güneşe yöneldiğini söyleyen bazı yazılar buldum. Ya sen, ne arıyorsun ? '' İlk adam yanıtladı, ''Ben ölümün gizemini arıyorum.''

Ondan sonra iki filozof da diğerini kendi ilminden yoksun olduğunu söyleyerek tartışmaya, birbirlerini tinsel körlükle suçlamaya koyuldular. ...

Bir yabancı yanlarına yaklaştı ve dedi, ''Efendiler; sanırım ikiniz de gerçekte aynı felsefe okuluna bağlısınız ve aynı şeyden sözediyorsunuz yalnız farklı sözcükler kullanıyorsunuz..

4 Ağustos 2012 Cumartesi

MEHMET ÇAKIR BDP ' Li OLDU

AK Parti Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyesi olan Elmacık Köyü Muhtarı Mehmet Çakır, 15 gün önce PKK’lılar tarafından kaçırıldı. Muhtar Çakır, 7 gün önce de serbest bırakıldı. PKK’lıların serbest bıraktığı Muhtar Çakır, AK Parti’den isitfa ederek bugün BDP’ye katıldı. BDP İl Başkanlığı binasına gelen Muhtar Çakır, AK Parti’ye verdiği istifa dilekçesini basın mensuplarına gösterdi. AK Parti üyeliğinin de kendi rızası dışında yapıldığını ileri sürdü. Muhtar Çakır,"2012 yılında yapılan il kongresinde imzam alınmadan benim üyelik kaydım yapılmıştır. AKP’nin son zamanlarda Kürtlere yönelik ayrımcı ve düşmanca siyaseti sebebiyle rızam dışımda da olsa AKP yapılan üyelik kaydımın silinmesi için gerekli yerlere mürcaatımı yaptım. Ben bundan sonra Kürt halkı ve diğer Türkiye halkları için mücadele veren BDP’de siyasete devam edeceğim" dedi.

...


Fotograftaki gözlere bir bakar mısınız. Hala korku devam ediyor cok belli. Seve seve BDP li olmus gibi duruyor degil mi ?

2 Ağustos 2012 Perşembe

DERYA BÜYÜKUNCU

Belçika’da düzenlenen 1991 Avrupa Gençlik Olimpiyatları’nda 2 altın madalyanın sahibi oldu.
Derya Büyükuncu 1991 yılında Türkiye’de “Yılın Sporcusu” ünvanını elde etti.

Ingiltere'de düzenlenen 1992 Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası’nda altın madalya kazanıp 100 metre sırtüstünde Avrupa rekoru kırdı.
Avrupa Gençler Şampiyonası’nda altın madalya kazanan ve Avrupa rekoru kıran ilk ve tek Türk yüzücü oldu.

Fransa’da düzenlenen 1993 Akdeniz Oyunları’nda 200 metre sırtüstünde Akdeniz Oyunları rekoru kırarak altın madalyanın sahibi oldu.

Amerika’da düzenlenen 1993 Amerika Yüzme Şampiyonası’nda 100 metre sırtüstünde zamanın Dünya rekortmeni ve şampiyonu olan Jeff Rouse’u geçerek U.S.Open rekorunu kırıp altın madalyanın sahibi oldu.
Derya Büyükuncu aynı şampiyonada 200 metre sırtüstünde de altın madalyanın sahibi oldu.

Amerika’da düzenlenen 1994 Amerika Liselerarasi Yüzme Şampiyona’sında 100 metre sırtüstü ve 100 metre serbestte hem Liselerarası Yüzme Şampiyona rekoru hem de Amerika Liselerarası rekorunu kırarak altın madalyanın sahibi oldu. ( 2012 itibariyle halen 100 metre sırtüstü rekoru Derya Büyükuncu'ya ait olup rekoru kırılamamıştır.)

1994 yılında Amerika’da “Yılın Yüzücüsü” ünvanını elde etti.
Amerika’da dünyaca ünlü “Swimming World” dergisine kapak olan ilk ve tek Türk sporcu ve yüzücü oldu.

1994, 1995, 1996, 1997 ve 1998 yıllarında 100 metre sırtüstü, 200 metre sırtüstü ve 100 metre kelebek stillerinde University of Michigan okul rekorlarını kırarak birçok altın madalyanın sahibi oldu.

1994, 1995, 1996, 1997 ve 1998 yıllarında Big Ten Conference rekorlarının sahibi oldu. 1996 ve 1998 yıllarında Big Ten Conference’ta “En Başarılı Yüzücü” ünvanını elde etti.

Kanada’da düzenlenen 1998 Dünya Kupası’nda altın madalyanın sahibi oldu. Dünya Kupası’nda madalya kazanan ilk ve tek Türk yüzücü oldu.

Italya’da düzenlenen 2006 Dünya Kupası’nda 100 metre sırtüstünde ve 200 metre sırtüstünde iki altın madalyanın sahibi oldu.

Italya’da düzenlenen 2008 Dünya Kupası’nda 100 metre sırtüstünde altın madalya kazandı.

2008 yılında 200 metre sirtüstünde 2 dakikanın altına inen ilk ve tek Türk yüzücü ünvanını elde etti.

...


Yukarıdaki bilgiler Wikipedi den alınmıstır. Daha fazlası da sitede mevcuttur. Simdilerde bir elestiridir gidiyor - Yok efendim hic final yüzememiş - yok efendim istersen 10 defa katıl final yüzemedikten sonra - bla bla bla.... Üstüne üstlük bir de fırsat bekleyen Nihat sorunsalı var ortalıkta. Hani şu DOGAN olanı...

Kim ne derse desin adam benim icin basarılıdır.

Hadi bana gösterin 6.kez olimpiyatlara katılmıs bir yüzücü ? Adam bu yarıslara elemeyi barajı asıpta katılıyor. 75 milyonluk ülkede yok muydu onu gecipte olimpiyatlara katılabılecek baska birisi ?

Derya'nın tek hatası olimpiyatlara daha ıyı hazırlanmak - ki rakipleri eminim o zamanlar da calısıyorlardı - yerine Survıvor sacmalıgını tercih etmesiydi.

Derya'yı yemeyelim arkadaslar. Eminim bir cogunuz Survivor'dan önce onu tanımıyordunuz. Üstteki seckiyi okuyun. Adam ondan önce de vardı.

31 Temmuz 2012 Salı

LONDON 2012

Eminim bir cok spor sever olimpiyatların acılıs törenini canlı olarak tv lerden izlemiştir. Bence Pekin'den daha güzel oldu acılıs töreni...  Gösterinin sanat danışmanı Danny Boyle du biliyorsunuz. 


Britanya esintisi sunan gösteri gercekten cok güzeldi. Kusursuz muydu bilemem ama sunu merak ettim.


Eger eskaza Olimpiyatlar bizde yapılırsa bu işin Sanat Danısmanı kim olacak ? Ve nasıl bir gösteri sunacak bize ? 

8 NUMARA

Ne kadar içli bir fotograf degil mi ? İçiniz burkuldu mu bu fotografa bakarken ? Neler hissettiniz ?
Şimdi bende pek çoğumuz gibi o milletvekilinin istifasını veya azledilmesini bekliyorum. Tabi ki o görevli Müdür'ün de.. Terfi yi ayarlayan kisi veya kurumları da bilmek isteriz...

13 Temmuz 2012 Cuma

DAPHNE

Bir gün Apollon Thessalia'da kıyıları ağaçlarla gölgelenen Peneus ırmağı kenarında, güzel genç bir kız gördü. Bu güzelin adı Daphne idi ve Apollon görür gürmez ona aşık olmuştu. Daphne ormanların derinliklerinde dolaşmaktan zevk alıyor, ay ışığında yabani hayvanları kovalamak avlamak en büyük eğlencesi idi. Yalnız başına dolaşmayı çok seviyordu. Dahası Daphne hayatı boyunca yalnız yaşamaya yemin etmişti. Erkeklerden nefret ediyordu bu yüzden evlenmeyi kesinlikle istemiyordu. 

Fakat Apollon ona delicesine tutulmuş peşini bırakmıyordu. Ormanda karşılaştıklarında Tanrı Apollon güzeller güzeli bu kızla konuşmak istedi ancak Daphne ondan korkarak koşmaya başladı. Apollon ne dediyse onu durmaya ikna edememişti, Daphne korkmuştu bir kere. Yorgun düşene kadar koştu koştu, daha fazla koşacak gücü kalmadığında yere yıkıldı ve toprak anaya yalvarmaya başladı.

"Ey toprak ana beni ört beni sakla, kurtar"

Toprakana onun yakarışını duymuştu, az sonra Daphne yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini, odunlaşmaya başladığını hissetti. Gri renginde bir kabuk göğsünü kapladı. Güzel kokulu saçları yapraklara dönüştü ve kolları dallar halinde uzandı, küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru indi.

Apollon sevdiği kıza sarılmak isterken bu Defne ağacına çarpınca şaşırdı. O günden sonra Defne ağacı Apollonun en sevdiği ağaç oldu, ve defne yaprakları genç tanrının saçlarının çelengi oldu. Kahramanlara ödül olarak defne yapraklarından yapılma taçlar taktılar.

HİÇLER ŞEHRİNİN KIZI

Bir varmış bir yokmuş. Hiçler Şehri'nde bir kız vardı. Bir gün eli yaralandı. Yarası iyileşmeye başladıktan birkaç gün sonra, merhem ve ilaç alıp yarasına sürmek için halasına gitti. Halası, "Bende merhem yok" dedi. Onun yerine iki yumurta verdi kıza.

- Bu yumurtaları pazara götürüp sat ve parasıyla attardan merhem al, dedi.

Şimdi dinleyin bakın, kızacağız başından geçenleri nasıl anlatıyor: Pazara giderken yolda yumurtalarımı kaybettim. Çok üzüldüm. Elimi keseye soktum. Kesenin dibinde bir kuruş buldum. Sonra yumurtaları bulmak için o bir kuruşu bir adama verdim.

Adam bana iğneden bir minare yaptı. Minareye çıktım. Şehrin dört bir yanına baktım. Yumurtalardan birinin tavuk olup bir ihtiyarın elinde dolaştığını gördüm.
İkinci yumurta horoz olmuş, bir köyde harman biçmekle meşguldü. Önce "Gidip horozu alayım", dedim. Minareden aşağıya indim. Köye gittim. Oraya varınca horozumun kendisi için çalıştığı çiftçiye:

- Horozumu ver. Ayrıca sana çalıştığı kadarının ücretini de ver dedim.

Uzun tartışmalardan sonra çeltik ekili tarlanın ürününden bana bir öküz dengi hak vermesinde anlaştık. Harman kaldırıldıktan sonra yirmi beş batman pirinç benim payıma düştü.

Pirinçleri götürmek istedim. Çuvalım yoktu. Bir pire öldürdüm. Derisinden çuval yaptım. Pirinçleri içine doldurup horozun sırtına yükledim. Yürümeye başladım.
Çok pirincim olduğu için pirinç ticareti yapmaya karar verdim. Şehirden çıktım. İki konaklık yol gittim.Bir de baktım, horozun sırtı pirinç yükünden yara bere olmuş. Orada bulunanlara:
- Bu yaranın ilacı nedir? diye sordum.
- Ceviz içini kavurup horozun sırtına sürersen yarası iyileşir, dediler.

Bir ceviz içini kavurdum. Yarası iyileşsin diye sırtına koydum ve yattım. Sabah uyandığımda bir de ne göreyim, horozun sırtında kocaman bir ceviz ağacı bitmiş! Çocuklar ağacın etrafına toplanmışlar, ceviz düşürüp yemek için ağaca taş ve kesek atıyorlar! Ağacın dalına çıktım. Ağaçta yüz eşek yükü taş ve kesek toplandığını gördüm. Bir keser bulup yer dümdüz olana kadar kesekleri parçaladım. Burasının salatalık ve karpuz ekimi için uygun olduğunu gördüm.

Bir parça salatalık ve karpuz tohumu ektim. Ertesi sabah pek çok salatalık ve karpuz bitmişti. Bir karpuz koparıp kesmeye başladım. Karpuzu keserken çakım kayboluverdi.
Belime bir hamam peştamalı bağlayıp çakımı bulmak için karpuzun içine girdim. Çok büyük ve kalabalık bir şehir gördüm orda. O şehrin çarşısına gittim. Aşçı dükkanında bir dinar verdim, biraz çorba satın aldım ve içmeye başladım.

Çorba o kadar lezzetliydi ki kasesini bile yaladım. Kaseyi o kadar yaladım ki inceldi, inceldi neredeyse delinecekti. Bir de baktım ki kasenin dibinde bir kıl belirdi. Kılı alıp dışarı atmak isterken kılın ardından bir deve yuları çıktı. Yuları çektim. Arkasından yedi katar deve geldi. Develerin hepsi tam teçhizatlıydı.
Birbiri ardı sıra geldiler. Çakım da en arkadaki devenin kuyruğuna bağlanmıştı.

Masalımız burada bitti, ama serçecik daha evine gitmedi.



iRAN MASALLARINDAN

ETHOS

" Evli bir erkegin mutlulugu, evlenmedigi kadınlara baglıdır " sözünü sahiplenen kisiyi böyle acıklayabilir miyiz acaba ? 


spinoza'ya göre ) Tutkuların esiri ve aklının yardımıyla bu esaretten kurtulmaya calısan kisilik...


Sahi simdi nasıl oldu. Daha bir etik degil mi ?

10 Temmuz 2012 Salı

İstiklâl Caddesi

İstanbul Belediyesi'nin kameralarından Beyoğlu'na bakıyorum canlı olarak. Doğduğum ve çocuklugumda cokça gezdigim caddeyi izliyorum. Gitmeyeli yıllar oldu.

Artık neresi Taksim tarafı , neresi Tünel tarafı ayırt edemez hale gelmişim bunu farkettim. Bilmeyen de sanır ki çok uzakta yaşıyor bu adam. Alakası yok !

Yakıştı mı bize ?

7 Temmuz 2012 Cumartesi

YAKIN

Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş,büyük kayıplar vermişler.Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri varmış. 


Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış,çözüm aramaya başlamış. Tartışa tartışa,nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. 


Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış . 
İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını görmüşler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. 
Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. 


Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde donmalar meydana gelmiş. Ne var ki, her gece kah uzaklaşa kah yakınlaşa, deneye yanıla 
birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, 
ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.



karakutu.com 'dan Dereotu 

25 Haziran 2012 Pazartesi

HEPSİ BURADA

 Tam 26 gündür aldıgım ürünü gönderemeyen site ! Üstelik acıklama da yok !
Bekliyoruz efendim !!!

13 Haziran 2012 Çarşamba

BRAHMANLAR VE ASLAN

Bir kasabada birbiriyle arkadas 4 Brahman yasıyordu... Onların ücü insanların bilebileceklerinin sınırına erisse de günlük yasam bilgeliginden yoksundular... Dördüncü ise bilgiye bosvermisti; sahip oldugu tek sey günlük yasam bilgeligiymis...

Bir gün bu 4 arkadas bir araya gelmisler ve birbirlerine sormuslar :

" Sayet seyahat etmeyecek,Kralların mazharına layık olamayacaksak bu dogal yetenekler beceriler neye yarayacak ? "

Sonunda, öncelikle yapmaları gerekenin yolculuga cıkmak olduguna karar vermisler... Ancak biraz ilerledikten sonra iclerinden en yaslı olanı :

" icimizden birisi yalnızca gündelik yasam bilgeligine sahip bir alıktır.Bilgi olmadan sırf günlük yasam bilgeligiyle,Kralların lutfu kazanılamaz.Bu yüzden kazandıklarımızı onunla paylasmayalım bırakalım onu eve dönsün " dedi

ikinci söz almıs :

" Benim zeki kardesim ne yazık ki gercek bilgelikten nasibini alamamıssın evine geri dön "

ücüncü söz almıs :

" Bu kabul edilemez ! cocukluktan beri birlikte oynuyoruz. Gel soylu dostum sende kazandıklarımızdan pay alacaksın "

yola devam etmisler ve bir ormanda aslan kemiklerine rastlamıslar.İclerinden birisi :

" Bilgimizi sınamak icin güzel bir fırsat, haydi hep birlikte su ölü hayvanı hayata döndürelim "

birinci söz almıs :

" ben kemikleri toplayıp iskelet olusturmayı biliyorum "

ikinci söz almıs :

" ben deri, et ve kan saglayabilirim "

ücüncü söz almıs :

" ben ona nasıl can verilecegini biliyorum "

Ücüncü Brahman tam yaratıga can verecekken,günlük yasam bilgesi :

" Bu bir aslan eger onu canlandırısanız yapacagı ilk is bizi öldürmek olacaktır " demis...

" Cok bönsün " dedi digeri " bilginin yaratabilecegi yapıtları asla engellemem "

" öyleyse ben su agaca tırmanana kadar bekle " demis günlük yasam bilgesi...

O agaca cıktıgında digerleri aslanı canlandırmıslar.Aslan ayaga kalkıp ücünü de öldürmüs... Günlük yasam bilgesi, aslan gidene kadar beklemis, gittikten sonrada agactan inip evinin yolunu tutmus...

7 Haziran 2012 Perşembe

AMK

Seviyesizliğin yozlaşmanın nerelere kadar düştüğünü görmüş olduk. Net ortamında bu kısaltmanın küfür olduğunu bilmeyen yoktur. Eminim onlarda biliyordur.

Yaratıcı imiş ! Çok dahiyane fikirmiş ! Hadi canım sende.

Seviyesizlik diz boyu...

Ömrü uzun olmaz bu isimle...

Umarım...

KÜRTAJ & AYŞE ARMAN

Beden senin diye canlı bir bedeni yok etme hakkın var mı ?

Ayşe sana da fırsat cıktı soyunmak icin. Epeydir yapmamıstın bunu. Helal sana !

Resimlerin basıldıgı andan beri tartısmaların önüne gectin farkında mısın ?

25 Mayıs 2012 Cuma

CREATION

The God separated a spirit from Himself and fashioned it into Beauty. He showered upon her all the blessings of gracefulness and kindness. He gave her the cup of happiness and said, "Drink not from this cup unless you forget the past and the future, for happiness is naught but the moment." And He also gave her a cup of sorrow and said, "Drink from this cup and you will understand the meaning of the fleeting instants of the joy of life, for sorrow ever abounds."

And the God bestowed upon her a love that would desert he forever upon her first sigh of earthly satisfaction, and a sweetness that would vanish with her first awareness of flattery.

And He gave her wisdom from heaven to lead to the all-righteous path, and placed in the depth of her heart and eye that sees the unseen, and created in he an affection and goodness toward all things. He dressed her with raiment of hopes spun by the angels of heaven from the sinews of the rainbow. And He cloaked her in the shadow of confusion, which is the dawn of life and light.

Then the God took consuming fire from the furnace of anger, and searing wind from the desert of ignorance, and sharp- cutting sands from the shore of selfishness, and coarse earth from under the feet of ages, and combined them all and fashioned Man. He gave to Man a blind power that rages and drives him into a madness which extinguishes only before gratification of desire, and placed life in him which is the specter of death.

And the god laughed and cried. He felt an overwhelming love and pity for Man, and sheltered him beneath His guidance.


Kahlil Gibran

leb.net

14 Nisan 2012 Cumartesi

iDEAL iNSAN

Ellerimiz yumuk geldik dünyaya,
İlk seslenişimiz bir büyük çığlık,
Derinden bir iç çekiştir anamızın busesi,
Başkaları içindir doğuşumuzun şöleni.

Yeni bir yük taşıyor yaşam gemisi,
Acılara ve şölenlere almak için yol,
Bu yolculukta çekilen acılar
Kaderidir tüm yaratılmışların.

İster hak etmiş ol, ister etmemiş,
Bu uzun yolculuk bir yargı yeri,
Temiz alınla bir yaşamdır doğrusu
Ve az günahla karşılayabilmektir ölümü.


Salamon Bicerano

17 Mart 2012 Cumartesi

KADINLAR NE İSTER

Harun Resit, savasta esir aldigi dusman generale

-Hayatini bagislarim ama bir sartim var: Kadinlar hayatta en cok ne ister, budur bilmek istedigim. Bu sorunun yanitini getir; kurtar kelleni der.

General sorar sorusturur, bu cetin sorunun yanitini arar ve Kafdagi’ndaki bir cadinin bunu bildigini ogrenir.

Gunlerce gecelerce at kosturur, cadiyi arar bulur ve sorar
- Kadinlar hayatta en cok ne ister?’

Korkunc cadinin, yanit icin oyle bir sart ileri surer ki yenilir yutulur degil.
-Evlen benimle, o zaman ogrenirsin istedigini.’

Bu olumcul teklifi, kabul eder General ve dogru yaniti alir almaz kosar Harun Resid’e:

-’Kadinlar, en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister.’

Harun Resit bizimkinin hayatini bagislar ya; cadiyla evlenmek icin de soz verilmistir. Evlenirler. O ilk gece; general bir bakar ki o korkunc cadi, dunyalar guzeli bir afete donusmus,karanlik odada.

Konusur cadi:
‘-Benim kaderim boyle; gunun sadece yarisi guzel olabilirim, diger yarisi ise cirkinim. Ne dersin geceleri seninleyken mi, yoksa gunduzleri disaridayken mi guzel olayim ?

General dusunur ve
‘-Sen bilirsin, kararini kendin ver’ der;

iste o andan itibaren korkunc cadi sonsuza dek cok guzel bir kadin olarak kalir.’

Peki bu oykuden cikarilacak uc ders nedir?

1. Kadinlar en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister.
2. Ozgur iradesiyle hareket eden bir kadin, her zaman guzeldir.
3. Ister guzel olsun ister cirkin, her kadin aslinda bir cadidir.

...

16 Mart 2012 Cuma

YORGUNUM


Yorgunum seni beklemekten
cünkü her konustugumda ve her yeni yüzde seni görüyorum ve bir gün cıkıp gelecegini düslüyorum.

Yorgunum asktan
cünkü yeni gelen aska alısamıyorum ve baslayamıyorum artık yeni bir aska.

Yorgunum yoklugunun verdigi acıdan
artık seni göremeyecek olmanın verdigi umutsuzluktan ve alısamama korkusundan.

Yorgunum seninle olan gecmisimden
seninle olmayan simdiden ve seninle asla olmayacak gelecegimden.



istanbul 2005

T.S. ELLiOT

" İnsanların büyük çoğunluğunda hayatta alabildiğini almak arzusu var. Acaba bizler aslında alabileceğimizi almak için mi, hayata verebileceğimizi vermek için mi buradayız? Belirli bir düzeyden bakabilmeyi becerirsek, sanki Hayat’ın bizden istediği, verebileceğimizi esirgemeyip, onu yerine getirerek kokumuzu vermemizdir. Bu ise bir anlamda, yaşamın sırlarından birini uygulamak, yani hoşlandığımız şeyleri yapmak değil, yapmak zorunda olduğumuz şeylerden hoşlanmaya çalışmaktır."

Bakın ne güzel yazmıslar degil mi,katılır mısınız bilmem bu sözlere ?

T.S. ELLİOT bir dizesinde söyle der :

Çok önceydi bütün bunlar, hatırlıyorum, Bunu yine yapardım, yaz bunu ;
Yaz bunu Yaz: Bütün bu yollardan ne için geçirildik ? Doğmak için mi, yoksa ölmek için mi ?




Evet bütün bu yollardan ne için geçirildik sizce ?
Belki de hayatın anlamı bu sorunun cevabında gizlidir...

5 Mart 2012 Pazartesi

VAROLUŞ

Yüzde ısrar etme, doksan da olur.
insan dediğin de noksan da olur.

Sakın büyüklenme, elde neler var.
Bir ben varım deme, yoksan da olur.


Celaleddin-i Rûmi

20 Şubat 2012 Pazartesi

KEHANET

Metellus'un kızı Cecillia, kızkardesinin kızını evlendirmek istiyordu; iki kadın, kadim geleneklere uygun olarak, bir takım kehanetler bulma umuduyla bir tapınaga cekildiler. Kız ayakta duruyordu, Cecillia ise oturuyordu; uzun bir süre tek bir söz bile isitilmeden gecti. Yegen yorgun düstü ve Cecillia'ya,

" Biraz oturmama izin verir misin ? " dedi.

" Elbette canım " dedi Cecillia,

" Lütfen benim yerime gec."

Bu sözler kehaneti tayin etti; Cecillia bir süre sonra öldü ve yegen onun dul esiyle evlendi...

30 Ocak 2012 Pazartesi

ÖLÜMÜ DÜSÜNMEK

Ne kırmızı sevinclerin, ne de beyaz gülüşlerin avutmadığı
sıcak bir yaz akşamında, gözler isminin bas harfine odak, parmaklar digerlerine uzak ölümü düsünüyorum.

Yasam maskesinin ardına apacık saklanarak, sahte bir beden, incecik bir ruhla, direnmeye calısan ama yenilen, yenildikce dibe vuran ince bir gururla ölümü düsünüyorum.

2008

HÜZÜN RENGi

Ta ki uzak diyarlarda, sancılı ve karanlık rüyalar görüncege degin uykulardan uyanmak. Nafile bekleyislerin canını sıkmasını beklemek, uzunca bir yolun baslangıcı olsa gerek.

Bugün hüznün rengi, sarı ve kırmızıydı. Turuncuydu.

MAyıs 2008

NUAYME

Birbirimize bir kaç aşk kadar
geç kalmış olmasaydık

...

Ruhum bana dün geldiğinde,
acılardan şikayet ederek,
ruhumun ruhuna bir sır fısıldadım:
şarkı söyle ey ruh, feryat etme! dedim

Bir şarkıdır bütün bir ömür,
ondan dinlediğin senin söylediğindir;
Yaşam bir tarladır, ekilir, biçilir;
ekip biçtiğin ona emanet ettiğindir.

Mihail Nuayme

20 Ocak 2012 Cuma

GÜNCEL 2

Reklamlardan sonra yine birlikteyiz.

- Nuri Bilge Ceylan'ın Türkiye'nin Oscar aday adayı olan filmi Bir Zamanlar Anadolu'da, en yabancı film Oscar'ı için adaylık listesinde son dokuz film arasında yer bulamadı.

Haber aynen böyle. Bu abimizin alacagı en büyük ödül Cannes ' da alacagı ödüldür. Gecenlerde de yazmıstım. Ancak Cannes bu abimizi paklar. İran filmi var Fas filmi var ama ne yazık ki bizim bir filmimiz yok !


- Haberi biliyorsunuz. Şu yerli oto olayı. Yahu Fiat isin icindeyse nasıl yerli oto olacak bu ben bunu anlamıyorum. anlayan biri anlatsın sevinirim. Kuş serisi gibi bir sey mi olacak acaba ? Fiat sız bir oto yapamayacak mıyız ? Yerli bunun neresinde !

- Hrant Dink davasında gelisen olaylar hakkında ise diyebilirim ki ; Adalet kavramı, cezaların icerigi, belirlenmesi hakkında tekrar degerlendirme yapılması gerekiyor. TCK nın vermis oldugu kararlar - sadece bu degil diger tüm konular da dahil - efkarı umumiyeyi asla ve kat'a tatmin etmemektedir.

17 Ocak 2012 Salı

GÜNCEL

Simdi haberler :

- Efendim istanbul'a kar ne güzel de yagıyormus ! Nereye baksam okusam istanbul'a kar yagıyor diyor. Aha simdi bu kelimeleri yazarken de " istanbul'da baskayan yogun kar yagısı trafigi olumsuz etkiliyor " dedi radyodaki spiker. Simdi düsünüyorum da ben baska bir sehirde mi yasıyorum acaba ?

- Simdiler de sinemada moda " Sümela'nın sifresi " 5 haftada 1 milyon 200 bin i gecmis izleyenlerin sayısı. Son zamanlarda TRT Cocuk, Yumurcak ve Minika izlemekten bası dönmüs birisi olarak sinemaya gitmek akıllıca bir fikir olabilir ama sanırım bir kac sene daha evde oturup dvd izleyecegim.

Yıllarca Kurtulus da oturdugumu sanırım bir yerlerde yazmıs olmalıyım. Orada otobüslerin son duragı olan genisce bir meydan var. Aranızda bilenler vardır. Orası Kurtulus Son Durak diye bilinir. En azından benim zamanımda öyleydi. Gecenlerde de böyle bir film adı gördügüm an ilk orası aklıma geldi. Dedim bizim Kurtulus u film yapmıslar. Megersem öyle degilmis : ) Hanımların cokca begendigi bir film yapmıslar. Su sıralar epey bir populer...

- Yılan hikayesine dönen su sike olayıda ( Dahi anlamında mıydı bu yoksa degil miydi bilesik yazdım ama ) beni epeyce bir futboldan soguttu. Zaten su play off olayı beni bastan koparttı ya neyse. Biz bu sene iyiyiz ve sanıyorum acık ara birinci olacagız ama sampiyon degiliz cünkü play off var !

Dip not : Ya Baros Allasen su kaslarına sahip cık iki de bir yırtılıyor !

- Hep derim ( forumlarda dememisim sanırım demek ki hep demiyormusum ) millet ne ile ugrasıyor biz ne ile ugrasıyoruz diye. Herseyimiz bitti milli bayramlarımız kaldı ugrasılacak ! Yok stadda kutlama olmasın yok sekli degissin, evde kutlayalım, orda burda kutlayalım etek boyları cok kısa, dar giyiniyorlar, halk kutlasın , Ali kutlasın, Veli kutlasın hava durumu söyle böyle bla bla bla... Genis bilgi icin bknz Yılmaz Özdil ile hava durumu...

- Can Bonomo yu bende tanımıyor(d)um. Bir yerimde bir eksilme olmadı ! Kendisine acil basarılar diliyorum

- Titanik 1912 de batmıstı. İtalya'daki gemi ise 2012 de battı. Demek ki neymis " Yatmaz batmaz Sehit Temel Simsir sehir hatları vapuru "

- Yanılıyorsam beni düzeltin Kıyamet sanırım bir Cuma günü kopacaktı hadislerden ve okuduklarımdan dolayı aklımda böyle kalmıs. Maya takvimine göre de Dünyanın sonu olan tarih 21 Aralık 2012 bir Cuma gününe denk geliyor.

Ama Nasa acıkladı bir sey olmayacakmıs beni rahatta dinleyin...

- Simdi reklamlar.

Son dakika : ( siz bu mesajı alt yazı geciyormus gibi okuyun )

Trafik yüzünden Bogazici köprüsü üzerinde yürüyenler varmıs yogun kar yagısı sebebiyle. Allah Allah buraya neden yagmıyor ki !

10 Ocak 2012 Salı

ÖLÜMÜN YÜZÜ

Genc bir acem bahcıvan Prensine dedi ki:
"Koruyun beni ! Bu sabah ölüm ile karsılastım. Yüzünde tehditkâr bir ifade vardı.Bu gece, yardımınızla bir mucize gerceklestirip, İsfahan'da olmak istiyorum."
Yüce gönüllü Prens atlarını ona ödünc verir.O gün ögleden sonra Prens,Ölüm ile karsılasır ve ona sorar :
"bu sabah neden bahcıvanımıza tehditkâr bir cehre ile baktın?"
"tehditkâr bir cehre degildi benimkisi," diye yanıtlanır soru,"hatta aksine,saskın bir cehreydi benimkisi. Çünkü bu sabah onunla karsılastıgım yer İsfahan'dan oldukca uzak bir yerdi,oysa bu gece onu almam gereken yer İsfahan'dı."